İnsanlarda Nasıl Bir Hikaye Bırakıyorsunuz?

İnsanlarda Nasıl Bir Hikaye Bırakıyorsunuz?

Yıllar önce tartıştığınız biriyle yıllar sonra tekrar karşılaştınız diyelim, ne hissederdiniz?

Genellikle böyle bir durumda, olayı tam olarak hatırlayamasanız bile, o kişiye dair olumsuz bir hisse kapılırsınız. İşte bunun nedenini Empati kitabının başında Adam Fawer şöyle açıklıyor:

“İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”

Aynı şey uzun süre görüşemediğiniz ama çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla yıllar sonra tekrar karşılaştığınızda da geçerlidir. Aradan yıllar geçmiştir, hayatlarınızda bir çok şey değişmiştir ama, siz hala tıpkı eski günlerdeki gibi aranızda sıcak bir bağ hissedersiniz.

Hikaye anlatıcılığı özünde hissetme ve hissettirme sanatıdır. Nörobilimci Antonio Damasio’nun dediği gibi

“Biz hisseden düşünme makineleri değiliz, düşünen hissetme makineleriyiz.”

Hikayeler duygulara dokunur, hissetmemizi sağlar. Dolayısıyla, birine bir hikaye anlattığınızda onda bir his, dolayısıyla bir iz bırakırsınız.

İnsanlar üzerinde bir iz bırakmak, onları etkilemek istiyorsanız; basmakalıp modeller, çizgisel dizilimler, adım adım tarifler geçersizdir. “Etkilemenin büyüsü, ne söylediğinizden çok, nasıl söylediğimizde ve kim olduğunuzda gizlidir.”der Anette Simmons. Etkinin kaynağında, insanların siz ve amaçlarınız hakkında hissettikleri yatar.

Görünüşünüz, duruşunuz, tavrınız karşı tarafa sizinle ilgili bir hikaye anlatır. İlk izlenimle birlikte karşı tarafta bir his uyandırırsınız, bıraktığınız his sizinle ilgili bir kalıba, bir ize dönüşür ve asla unutulmaz.

İnsanlarda,

nasıl bir his

nasıl bir hikaye

nasıl bir iz bırakıyorsunuz?

Eda Bayraktar

Kaynakça:
Annette Simmons – The Story Factor
Robert Fulford- Anlatının Gücü

Bir yanıt yazın